Teslimiyetin Farklı Biçimleri

Teslimiyetin Farklı Biçimleri

1 Mayıs 2016’yı hep birlikte yaşadık. Şu tespiti yaparak başlayalım. Bu yıl 1 Mayıs’ın tüm ülkede, yüzden fazla merkezde yığınsal olarak kutlanması sadece niceliksel anlamda değil, niteliksel anlamda da önemli bir olgudur.

1 Mayıs, işçi sınıfının uluslararası, birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanıyorsa, bu kutlamalara en başta işçi sınıfının ve emekçilerin katılmasının önemli olduğunu vurgulamalıyız. Katılımcıların sadece sendika aktivistleri olması da yeterli değildir. Bir fabrikada, atölyede, madende, inşaatta veya tersanede, ama aynı zamanda belediye bünyesinde, temizlik veya ulaşım işlerinde çalışanların, bankalarda, sigortalarda, havaalanlarında çalışanların da 1 Mayıs kutlamalarına katılmaları kendi bayramlarına sahip çıkmaları açısından önemlidir. Bu düzeyde bir katılım 1 Mayısların içeriğine ve biçimine sahip olması gereken niceliği ve niteliği kazandırır. Yerel ve bölgesel kutlamaların bu anlamda önemi yadsınamaz.

İşçi sınıfı ve emekçilerin 1 Mayıs’a kendi bayramları olarak sahip çıkmalarını, bu duygu ve düşünceler ile 1 Mayıslara hazırlanmalarını ve katılmalarını, kendi geniş çevrelerini de katmalarını sağlamak, 1 Mayıs’ta verilecek mesajların işçi sınıfının ve tüm emekçilerin siyasal, ekonomik ve demokratik istemleri olduğunu kavramak ve kavratmak açısından önem taşımaktadır. Egemen sınıflar, 1 Mayıs’larda işçi sınıfı ve emekçi halklardan gelecek olan mesajları merakla, heyecanla bekler hale gelebilmelidir. İşçi sınıfı ve emekçi yığınları da 1 Mayıslarda ilan edilecek bu mücadele hedeflerini bütün bir yıl günlük mücadelelerinde takip etmelidirler. 1 Mayıs bayramına, birlik, mücadele ve dayanışma içeriğini verecek olan bu yaklaşımdır.

Egemen sınıflar ve onların oligarşik devlet iktidarı, 1 Mayıs’ların bu anlamda kutlanmasını engellemek istiyor. Soma’da, Ermenek’te katledilen maden işçilerinin geride kalan aile fertlerinin alanlara çıkmasını istemiyor. Bursa otomotiv işçilerinin, Trakya tekstil işçilerinin, Marmara’nın sanayii bölgelerindeki metal işçilerinin, kimya işkolundaki işçilerin 1 Mayıslarda sınıfsal amaçları temelinde alanlara çıkmasını engelliyor. Kürdistan’da petrol işçilerinin, tarım işçilerinin, Çukurovadaki pamuk işçilerinin, Karadenizdeki çay emekçilerinin istemlerini dile getirmelerinden korkuyor.

Bunu nasıl başarıyor ? İstanbul’daki kutlamaları Taksim tartışması ile kilitleyerek ve sınırlayarak asıl amacına ulaşıyor. Tüm Türkiye’de işçi ve emekçileri terörize ediyor, sendikaları baskı altına alıyor veya pasifize ediyor. Bu çerçeveden bakıldığında bu yıl 1 Mayısların tüm ülkede, Türkiye ve Kürdistan’da yerel ve bölgesel olarak yığınsal olarak kutlanması belirleyici bir kazanımdır.

İstanbul’da yaşananlar ise, sendikal konfederasyonlar, işkolu sendikaları ve meslek örgütlerinin yaklaşımı ise 1 Mayıs’a yakışmayacak bir yaklaşımdır. Mücadele ediyor gibi gözüküp uzlaşmak veya keskin tavırlarla hareket edip 20-30 militan ile polisle çatışmak 1 Mayıs’ın anlam ve içeriğine ters bir yaklaşımdır.

İşçi sınıfının örgütlerinin, ister sendikal isterse de politik örgüt anlamında olsun, burjuvazi ile anlaşma ve uzlaşma yetkileri, hakları yoktur. Bu anlaşma ve uzlaşmanın da iki biçimi vardır. Ya “Dörtlü”’nün yaptığı gibi, Bakırköy’de son gün kutlama çağrısı yaparsın ve İçişleri Bakanından teşekkür alırsın. Ya da, ben Taksim’e çıkıyorum dersin ve sınıftan kopuk bir şekilde polisle çatışırsın. Bunlar teslimiyet, uzlaşma ve anlaşmanın sadece farklı biçimleridir. İşçi sınıfının mücadelesine herhangi bir katkıları yoktur ve olamaz da.

Partimiz, 1 Mayıs Alanında 1 Mayıs kutlama başvurusunun 1 Mayıs’a iki hafta kala değil, en az altı ay önce yapılması gerektiğini vurgulamıştır. Yasal izin alınması, tüm itirazlar yasal süreleri içinde yapıldığı zaman, yine de yasal anlamda başarılamıyorsa, sınıf örgütleri vasıtasıyla kendi gücünü ve iradesini ortaya koyarak bu yasağı aşmalıdır. Bunun için de İstanbul’un Beyoğlu, Şişli tarafında, yani köprülerin açılıp katılımın engellenemeyeceği tarafta alternatif bir kutlama alanı için yasal izin alınmalıdır. Böyle bir yerin adı, ne Kadıköy, ne Maltepe, ne Yenikapı, ne de Bakırköy değildir. Şişli’dir, Çağlayan’dır, Beşiktaş’tır. Burada milyonluk bir kutlama yapıldıktan sonra da bizzat 1 Mayıs Hazırlık Komitesinin kararı ve katılan sendika ve örgütlerin katılımı ile Taksim 1 Mayıs Alanı’nda 77 şehitlerini anmaya gidilmelidir. Böylece yasak kırılmış olur. Yüzbinlerin kararlı bir şekilde bu amaca yürümelerini hiç bir güç engelleyemez.

Bu anlamda bir 1 Mayıs’ın hazırlıkları, aylar öncesinden işyerleri ile mahalle ve semtlerde 1 Mayıs komiteleri kurularak yürütülmelidir. İşçi sınıfının ekonomik, demokratik ve siyasal haklarının gündemleştirildiği bir hazırlık çalışması, aynı zamanda sürekli bir yığın çalışması anlamına gelmektedir. Ancak bu yöntemle yürütülecek bir çalışma bizzat işçi ve emekçilerin, işsiz ve yoksulların yığınlar halinde 1 Mayıs kutlamalarına katılmasını sağlayabilir. 1 Mayıs yasağı da teslim olmadan, uzlaşmadan, anlaşmadan bu şekilde kırılır. Bunun dışında önerilecek her 1 Mayıs kutlaması biçimi, keskin ve militan bir şekilde de sunulmaya çalışılsa sınıf mücadelesi açısından teslimiyettir, uzlaşmadır, anlaşmadır. Burjuvazi ile el sıkışıp anlaşmak gerekmiyor. Onun belirlediği minderde güreşmeyi kabul etmiş olmak ve sınıfı 1 Mayıs kutlamalarından uzak tutmak da bir el sıkışma biçimidir. Bu oyunu bozacak olanlar da komünistlerdir.